Müsilaj veya deniz salyası, son olarak 2021 bahar aylarında Marmara Denizi'nin yüzeyini kaplayan köpük benzeri bir olgu olarak görünse de aslında ekolojik felakete yol açan kök bir sorundur. Bu sorunun birçok nedeni olmasına rağmen sebep temelde Marmara Denizi ile kurulan yanlış ve çarpık bir ilişkinin sonucudur. Yıllardır arıtılmadan boşaltılan kanalizasyonlar, sanayi atıkları, tarımda aşırı kullanılan kimyasallar ve denizcilik sektöründen kaynaklanan atıklar denizin taşıma kapasitesini aşmıştır. Aynı zamanda iklim değişikliği de deniz yüzeyi sıcaklıklarını yükseltmiştir. Bu nedenlerle Marmara Denizi'nin doğal denge yapısını bozulmuştur.
Artan kirlilik nedeniyle fitoplankton denilen küçük bitkiler azot ve fosforu tüketmek için hızla çoğalmış ancak bu besin maddelerini tam olarak tüketememiştir. İki besin tuzundan birinin daha hızlı tüketilmesi fitoplanktonik organizmaların stres altına girmesine neden olmuştur. Bu stres altında, fitoplanktonik organizmalar basit şekerlerden oluşan organik salgılar üretmeye başlamıştır. Bu yapışkan, şeffaf ve sümüksü salgılar, mikroorganizmalar için ideal bir yaşam alanı sunduğundan, hızla çoğalmış ve denizin yüzeyinde uzun örümcek ağı benzeri yapıların oluşmasına neden olmuştur. Bu yapıları "müsilaj" veya "deniz salyası" olarak adlandırılmaktadır.
İlk başta deniz yüzeyinden görülmeyen müsilaj, genellikle denizin 15-20 metre derinliğinde yoğun bir şekilde bulunur. Müsilajı önce balıkçılar fark eder, çünkü müsilaj balık ağlarını kaplayarak balık avlama işini zorlaştırır. Ağlar yapışkan hale geldiği için balıkçılar ağları çekmekte güçlük çekerler.
Müsilaja neden olan fitoplankton türleri farklıdır ve hangisinin etkili olduğu mevsimlere ve yıllara göre değişebilir. Ancak hepsi kısa ömürlüdür, bu yüzden hızla ölürler ve ölen fitoplanktonlar müsilaj kümeleriyle birleşir. Bu kümeler deniz yüzeyine yükselirken suyun içindeki parçacıkları, mikroplastikleri ve diğer kirleticileri de yüzeye taşırlar. Yüzeye çıkan bu kümeler hava ile temas ederek kurur ve elastik bir yapı oluşturur. Bu yapılar dokunduğunuzda esner ve bu nedenle elle koparılabilecek büyük kitleler oluştururlar.
Bu müsilaj kümeleri denizin az akıntılı koylarını, limanları ve marinaları kaplayarak yer değiştirir ve hafif rüzgarlarla taşınabilir. Örneğin, bir gün Gemlik Körfezi gibi büyük bir alan müsilajla kaplı görünebilir, ancak ertesi gün hiç iz bırakmadan kaybolabilir.
Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın Müsilaj Ağıt mı, Umut mu? kitabından alınmıştır.